İmam Hatip Lisesi yıllarımızda okulun pansiyonunda yatılı kalırdık. Yemek saatlerinde yemekhanede sıraya girer yemeklerimizi alırdık. Bazı arkadaşlarımız ikinci defa yemek alırdı ama aldıkları bu ikinci yemeğin de yarısını çöpe dökerlerdi. Bir gün yine böyle bir ortamda nöbetçi hocamız bu manzarayı görünce “sizin karnınız aç değil gözünüz aç” demişti.   Hiç unutmuyorum.  Açı doyurursunuz ama aç gözlüyü asla doyuramazsınız. Aç gözlü insan devamlı mal biriktirir, azla yetinmez hep daha fazlasını ister. Dünyaya aşırı bağlıdır. tek dünyalıdır  âdeta. Hayatın bu dünyadan ibaret olduğunu sanır. Bakınız Çiftlik Bank hadisesinde bunu görüyoruz. Binlerce kişi evini, arabasını satıp sırf daha fazla kazanmak için, sırf yüksek kâr elde etmek için bu yola giriyorlar. Ama sonuç hüsran. Son zamanlarda bu tür vurgun ve dolandırıcılık haberlerinde belirgin artış var. İnsanlar ellerindeki para altın vs. değerlendirmek istiyor. Aynı zamanda daha fazla kazanmak, yüksek kar(!) (siz buna faiz de diyebilirsiniz) elde etmek için girdikleri bu   meşru olmayan yolun sonunda uçuruma yuvarlanıyorlar. Halbuki azla yetinilse, dünya malına bu kadar bağlanılmasa, az olsun helalinden olsun denilerek eldeki ile yetinilse, gayr-i meşru yollara tevessül edilmese idi böyle olmayacaktı. Mevzuya ışık tutması babından bir anımı anlatayım. Yıllar önce bir dolmuşta seyahat ederken yolculardan biri feryat ediyor, hükümete sayıp duruyordu. Neymiş derdi? Fındığın fiyatının çok yükseleceği tüyosunu almış(!)Bunun için de sırf yüksek kazanç elde etmek için piyasanın çok üzerinde fiyata fındık toplamış. Ama evdeki hesap çarşıya uymamış ve fındık fiyatları kendi aldığının da çok altında seyretmiş ve elindeki fındıkları zararına(!)satmış. İki milyon zararım var diye ciyaklayıp duruyordu. Ben de söz aldım adama dedim ki; alemin akıllısı sen miydin, yüksek fiyata fındık alıp daha yüksek fiyata satacak ve çok fazla kar edecektin, aç gözlülüğün, kanaatsizliğin sonucu bu işte, hem sen bu fındığın zekatını verdin mi? Birinci sualime cevap veremedi ikincisinde de topu taca attı. Onu Allah bilir diyerek kaçamak cevap verdi. Son günlerin “fon vurgunu” hadisesinde de durum aynı. Koca koca adamların ellerinde milyon dolarlar var ama bu onları doyurmuyor çok daha fazla kâr(!) için paralarını kendi elleriyle sözde fona yatırıyorlar. Sonuç yine hüsran. Bu dünyadaki hüsran, ahiretteki ise çok daha acıklı  olacaktır. Eldeki ile yetinmezsen, gözün hep daha yükseklerde olur, haram-helal diye bir derdin olmazsa sonuç böyle olur. Bu noktada şunu soralım ve cevap arayalım. Kâr nedir? Ya da müslümanın kâr anlayışı nasıl olmalıdır? Müslüman çift dünyalıdır. Müslümanın hayatı mezarda bitmez. Bu sebeple müslüman tüm planlamalarını mezara kadar değil mahşere kadar yapar. Bir müslüman için ucu cennete çıkan, ya da onu cennete ulaştıran şeydir kâr. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi bir dostumun anlattığı şu olay ibretlik. Müteahhit bir dostum anlattı. 2 milyon TL'ye satmak istediğim bir işyerine talip olan şahıs sordu:  -Burayı kaça kiraya verebilirim? -12-15 bin TL arası verebilirsin, deyince adam güldü. -Elimdeki parayı bankaya yatırsam aylık net 48 bin TL faiz veriyorlar. Ne diye kiracıyla miracıyla uğraşayım. Şimdi soralım. Helalinden 15 bin lira kazanmak mı kârdır yoksa faizden(haramdan) 48 bin lira kazanmak mı? Hayallerin mezara kadar uzanıyorsa, ahiret, helal-haram diye bir derdin yoksa 48 bin liranın daha kârlı olduğunu söyleyeceksin. Ama âhiret derdin varsa o zaman az olsun helalinden olsun diyerek 15 bin liranın daha “değerli” olduğunu, dolayısıyla daha kârlı olduğunu, çünkü ucunun cennete kadar uzandığını söyleyeceksin. Müslüman akıllı kişidir. Kârlı olana yatırım yapar. O da kalıcı olandır. Kalıcı olan da âhirettir. Dünya ve üzerindekiler ise geçicidir. (A’lâ 87/16-17, Duha 93/4) “Akıllı kişi nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan kimsedir..” hadis-i şerifi kulaklarımız küpe olsun.