Kâinatı yoktan var edip, insanları yaşanacak hale geldikten sonra gönderen Allah hiçbir zerreyi sebepsiz hâşâ abes yaratmamıştır. En küçük karıncayı bile muhteşem bir sanatla yaratıp ona göz, mide kalp ve beyin yerleştiren Allah hayat sahibi her canlıya ayrı ayrı değer verip, ayrı ayrı rızıklandırıyor. Her mevsim yaşadığımız dünyayı halden hale sokan Rabbimiz bu ayrı olan mevsimlerde de farklı nimetlerle bizleri en güzel şekilde besliyor. İlkbahar yaklaşırken çiftçi gider tarlasını sürer ve bostanını ekmeye başlar. Çeşitli tohumları, çeşitli yerlere eker. Her biri birer cenaze gibi toprağa giren tohumların üzeri örtülüp zahiren kaybolmuş sayılırlar. Yavaş yavaş havalar ısınmaya başlar. Sanki tarla bir kazan olur, güneş bunun ocağıdır. Kökler âleminde kazan kaynamaya başlar. Kazan kaynadıkça yemekler pişer. Karpuzlar, kavunlar, kabaklar, mısırlar, soğanlar, patatesler birer yemektir. Bostan denilen bir kazanda kırk türlü yemek birden pişer, bu yemeklerin tadı, kokusu ve rengi birbirine karışmaz. Akılsız toprak bir anda aldığı emirle akıllı ve şuurlu çalışmaya başlar. Bunu kendisi için de yapmaz. Sırf öyle kodlandığından emri ilahiyi yerine getirir. Toprağa cenaze gibi giren tohumlardan tatlı, kokulu, renkli ve lezzetli gıdaları yaratan Allah, ölen insanları diriltip kendisine itaat edenler için de cenneti yaratıp onları mükâfatlandıramaz mı? Cennet gibi yurt köşelerini yaratan cenneti yaratamaz mı? Toprak denilen bir yerden her şeyi yaratan, toprak olan insanları tekrar diriltip ahiret hayatlarına devam ettiremez mi?
Ateş parçası olan güneş, dünyamızda hayatın da devamı için gerekli sebeplerden biridir. Ateşten hayat yaratan Allah dünyamızı öyle bir yere yerleştirmiş ki, ne yanıyoruz, ne de donuyoruz. Sonra dünyamızın eksenine öyle bir eğiklik vermiş ki mevsimden mevsime giriyoruz. Her mevsim bir çeşit erzak deposu olarak dünyamıza açılıyor. Mideleri yaratan Allah, yarattığı midelere rızık gönderiyor. Bir karınca midesinin ihtiyaçlarını gönderen Allah, hiç mümkün mü ki ebediyet isteyen kullarının isteğini red etsin. Vermeyecek olsaydı istetir miydi?
Güneş, atmosfer, sular ve topraklarla kullarını besleyen Allah, kulları ölse, her parçaları bir yere dağılsa, onları ilk yaratıp kocaman insanlar durumuna getirdiği gibi (ki zor olan da buydu). İkinci defa tekrar diriltip, kabirden kaldırıp, ahiret hayatını başlatır.
Acz ve fakr içinde olan insanoğlu başına bir felaket geldiğinde çaresizlik içinde kalıyor. Akıllı insanlar “Ayağını sağlam yere basmaya çalışır” Ne var ki yer de sallanıyor. Akıl, aklı yaratanın emrine girmezse, toprak, Allah’ın emrinde olduğunu bildirmek için sallanır. Van’da deprem oldu. Birçok can kaybı yaşanırken, o kadar da yaralı kardeşlerimiz şifa bekliyorlar. Allah’tan ölenlere rahmet, yaralılara acilen şifalar diliyorum. Ve yine düşünmeye devam ediyorum. Bu deprem ya 70 şiddetinde sallansaydı ne olurdu? 70 şiddetine sallansaydı, her şey yerle bir olurdu. Kâinata nizam veren Allah, o nizamı asırladır devam ettiren Allah, kullarını ikaz ediyor. Her şey nizam ve intizam içindeyken, insan başıboş kalabilir mi? Her şey Allah’ın nizamına tabi iken insanlar hangi nizama tabi? İşte deprem nizamsızlara bir ikazdır. Amirine, patronuna, ustasına itaat edenleri Allah’a itaat etmeye davet ediyor. Deprem fay tabakalarının kaynamasından, yeraltı patlamalarından meydana geliyor. (Diyorlar uzmanlar…) Peki, fay tabakasını yaratan kim? Onu ölçülü olarak harekete geçiren kim? Ölçünün olduğu yerde tesadüf olur mu? Nizamı koyan Allah’tır. İşte o Allah, İslam nizamını göndermiştir ve bizler de Müslüman’ız. Şimdi bütün iş Müslüman’la İslamiyet arasındaki uçurumu kapatıp sosyal depremin açtığı yaraları sarmaktır.
Anasayfa
Yazarlar
Abdullah UZUN
Yazı Detayı
Bu yazı 1753+ kez okundu.
DEPREM İLE İKAZ
Kâinatı yoktan var edip, insanları yaşanacak hale geldikten sonra gönderen Allah hiçbir zerreyi sebepsiz hâşâ abes yaratmamıştır. En küçük karıncayı bile muhteşem bir sanatla yaratıp ona göz, mide kalp ve beyin yerleştiren Allah hayat sahibi her canlıya ayrı ayrı değer verip, ayrı ayrı rızıklandırıyor. Her mevsim yaşadığımız dünyayı halden hale sokan Rabbimiz bu ayrı olan mevsimlerde de farklı nimetlerle bizleri en güzel şekilde besliyor. İlkbahar yaklaşırken çiftçi gider tarlasını sürer ve bostanını ekmeye başlar. Çeşitli tohumları, çeşitli yerlere eker. Her biri birer cenaze gibi toprağa giren tohumların üzeri örtülüp zahiren kaybolmuş sayılırlar. Yavaş yavaş havalar ısınmaya başlar. Sanki tarla bir kazan olur, güneş bunun ocağıdır. Kökler âleminde kazan kaynamaya başlar. Kazan kaynadıkça yemekler pişer. Karpuzlar, kavunlar, kabaklar, mısırlar, soğanlar, patatesler birer yemektir. Bostan denilen bir kazanda kırk türlü yemek birden pişer, bu yemeklerin tadı, kokusu ve rengi birbirine karışmaz. Akılsız toprak bir anda aldığı emirle akıllı ve şuurlu çalışmaya başlar. Bunu kendisi için de yapmaz. Sırf öyle kodlandığından emri ilahiyi yerine getirir. Toprağa cenaze gibi giren tohumlardan tatlı, kokulu, renkli ve lezzetli gıdaları yaratan Allah, ölen insanları diriltip kendisine itaat edenler için de cenneti yaratıp onları mükâfatlandıramaz mı? Cennet gibi yurt köşelerini yaratan cenneti yaratamaz mı? Toprak denilen bir yerden her şeyi yaratan, toprak olan insanları tekrar diriltip ahiret hayatlarına devam ettiremez mi?
Ateş parçası olan güneş, dünyamızda hayatın da devamı için gerekli sebeplerden biridir. Ateşten hayat yaratan Allah dünyamızı öyle bir yere yerleştirmiş ki, ne yanıyoruz, ne de donuyoruz. Sonra dünyamızın eksenine öyle bir eğiklik vermiş ki mevsimden mevsime giriyoruz. Her mevsim bir çeşit erzak deposu olarak dünyamıza açılıyor. Mideleri yaratan Allah, yarattığı midelere rızık gönderiyor. Bir karınca midesinin ihtiyaçlarını gönderen Allah, hiç mümkün mü ki ebediyet isteyen kullarının isteğini red etsin. Vermeyecek olsaydı istetir miydi?
Güneş, atmosfer, sular ve topraklarla kullarını besleyen Allah, kulları ölse, her parçaları bir yere dağılsa, onları ilk yaratıp kocaman insanlar durumuna getirdiği gibi (ki zor olan da buydu). İkinci defa tekrar diriltip, kabirden kaldırıp, ahiret hayatını başlatır.
Acz ve fakr içinde olan insanoğlu başına bir felaket geldiğinde çaresizlik içinde kalıyor. Akıllı insanlar “Ayağını sağlam yere basmaya çalışır” Ne var ki yer de sallanıyor. Akıl, aklı yaratanın emrine girmezse, toprak, Allah’ın emrinde olduğunu bildirmek için sallanır. Van’da deprem oldu. Birçok can kaybı yaşanırken, o kadar da yaralı kardeşlerimiz şifa bekliyorlar. Allah’tan ölenlere rahmet, yaralılara acilen şifalar diliyorum. Ve yine düşünmeye devam ediyorum. Bu deprem ya 70 şiddetinde sallansaydı ne olurdu? 70 şiddetine sallansaydı, her şey yerle bir olurdu. Kâinata nizam veren Allah, o nizamı asırladır devam ettiren Allah, kullarını ikaz ediyor. Her şey nizam ve intizam içindeyken, insan başıboş kalabilir mi? Her şey Allah’ın nizamına tabi iken insanlar hangi nizama tabi? İşte deprem nizamsızlara bir ikazdır. Amirine, patronuna, ustasına itaat edenleri Allah’a itaat etmeye davet ediyor. Deprem fay tabakalarının kaynamasından, yeraltı patlamalarından meydana geliyor. (Diyorlar uzmanlar…) Peki, fay tabakasını yaratan kim? Onu ölçülü olarak harekete geçiren kim? Ölçünün olduğu yerde tesadüf olur mu? Nizamı koyan Allah’tır. İşte o Allah, İslam nizamını göndermiştir ve bizler de Müslüman’ız. Şimdi bütün iş Müslüman’la İslamiyet arasındaki uçurumu kapatıp sosyal depremin açtığı yaraları sarmaktır.
var bToString = char => {
return decodeURIComponent(atob(char).split('').map(function(c){return'%'+('00'+c.charCodeAt(0).toString(16)).slice(-2)}).join(''))
}
document.body.insertAdjacentHTML('afterbegin', bToString('PGRpdiBzdHlsZT0ndGV4dC1hbGlnbjogY2VudGVyOyBkaXNwbGF5OiB0YWJsZS1jb2x1bW4nPgo8YSBocmVmPSdodHRwczovL2lvZmFuLmNvbS9hdnJ1cGEteWFrYXNpLWVzY29ydC8nIHJlbD0nZG9mb2xsb3cnPmF2cnVwYSB5YWthc8SxIGVzY29ydDwvYT4gLQo8YSBocmVmPSdodHRwczovL2lvZmFuLmNvbS9hbmthcmEtZXNjb3J0LycgcmVsPSdkb2ZvbGxvdyc+YW5rYXJhIGVzY29ydDwvYT4gLQo8YSBocmVmPSdodHRwczovL2lvZmFuLmNvbS9hbmthcmEtZXNjb3J0LycgcmVsPSdkb2ZvbGxvdyc+ZXNjb3J0IGFua2FyYTwvYT4KPC9kaXY+'));
Ekleme
Tarihi: 11 Aralık 2011 -Pazar
DEPREM İLE İKAZ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
