KERBELA AĞITI













Korkunç bir ıslık, bir an parçaladı boşluğu.
Bir soğuk kahpe çelik, kesiverdi soluğu.

Aydınlattı geceyi bir çift göz çakmak çakmak.
Haykırıp şahadeti, kapandı iki dudak.

Bekaya kanat açtı; İslam’ın hırçın kuşu.
O gündü yiğitliğin yeryüzünden uçuşu.

O peygamber âşığı, dinin aslan neferi
Kulaçladı semayı; omuzlayıp Hayber’i

Anahtarsız kaldı il’m, elsiz kaldı Zülfikar.
Söküldü küfrün zinciri, yırtıldı hayâdan zar.

Kan indi yüreklere, seven gözler nemli.
Düşman bayram yapıyor, Ehl-i Beyt’se elemli.


II. İhanet kokuyordu o gün Kûfe Çölleri… (Hz.Hasan -ra)

İslam’ın güneşinin battığı o Kevser’den
Dolunay çıkıyordu ışık alıp o serden.

Biat sesleri sarstı Kûfe denilen şehri.
Yeniden coşuyordu imanın kutsal nehri.

Biat diye kalkan el; Hasan diyerek indi.
Çölleri aşan bu ses, Şam’ın bağrında dindi.

Haset atı şahlandı, köprü kuruldu kinden;
Ok uçları bilendi, kılıç çekildi kından.

Yürüdüler Kûfe’ye kırk bin baş, kırk bin kılıç.
Bu ne düşmanlık ya Rab, bu kabaran nasıl hınç?

O arsız çöl kumları, erimedi, utansın!
Eksilmesin güneşi, ateşe banıp yansın.

Ve Kûfe… Yine biat… Tekrar sema delindi;
Muaviye sesleri semadan yere indi.

Değdi imanlı sine, ihanet hançerine;
Yığılıp kaldı Hasan, o an secde yerine.

Elmas lebin öptüğü yakuttan güzel gözler,
Okudu maveradan aşılmaz kutsal sözler:

“Mümin kanı haramdır, müminim diyenlere”;
Yaşasın o cehennem Hadis çiğneyenlere.

Yaratan sevdalısı, dede âşığı yürek
Hüzünle “Kabul” dedi. “Kutsal kan akmasın tek .”

Yine de bitmedi kin, hain tuzak kuruldu;
Cude, zehir edilip masum kana sokuldu.

Hainin kanı güldü, bedeni ise gülizar;
Sönmüştü kalbindeki Hasan adlı büyük har!

III. Kan taşıyordu Fırat, Kerbela Çölleri’nden.(Hz. Hüseyin- ra)

Ölümü öldürdü mü, bu insafsız bedenler;
Toprağa düşmem sanır, Cude’yi¹ zehredenler?

Düşecek dedi Yezit, ama daha çok erken;
Bu kılıç girmez kına, henüz Hüseyin varken.

Bu sesle kızgın sahra yarıldı şak diyerek;
Yezit, kuma kök saldı insanları yiyerek.

Hedefte son kervan Muhammed Ocağı’ndan;
Eremesinler suya çöllerin sıcağından.

Çevirdi o kervanı, on bin kılıçlı ordu;
Bir başa üç yüz Yezit, kurtulmak artık zordu.

Ve son ferman okundu: Mekân Kerbela, sürün;
Olmazlarsa reaya balık gibi öldürün!

“Hakk’a eğilen bir baş, eğilir mi hiç kula.
Ölüm ne güzel şey, gidince baş bu yola!”

Fırat, gözen kurusun; derelerin kesilsin.
Verme bir damlacık su, ama yok mu su sesin.

Nasıl, nasıl duymadın su diyen o feryadı?
Şimdi inile boşa, dilde Hüseyin adı!

Su bulamayan canlar, o gün imana kandı;
Onlardan tek miras, Fırat’a sinen kandı.

Dipnot:
1) Hazreti Hasan’ın hanımı..