ZİNDAN













Züleyha şaşkınlığı; kesik parmak, kızıl kan.
Akıllar uçmuş baştan, gönüllerde hezeyan.

Ar yırtmış perdesini, namus ardan azade.
Nef’s Yusuf’a emanet, Şeytan nefse amade.

Haya günaha pranga , o ay yüze dört duvar !..
Onun bir Hafız’ı var; eder mi zindana yâr.

Gark olur zulmet nura, beklenen dem, bu demdir.
Nur ki süzülür Rab’den, parlatan hep âdemdir.

Geleceği tığlarken karanlıkta hür rüya;
Kim zindanda, kim özgür ayan beyandır güya.

Tabirin imbiğinde yiter süflî tuzaklar.
Perde iner, yol biter yakın olur uzaklar.

Nurdan dehlizler çıkar, Mısır’dan ta Kenan’a.
Kavuşmak haktır elbet, Yakup gibi yanana

O’nun mis kokusudur gömleğe sinip gelen.
O’nun teridir gözden karanlık mührü silen.

Gül rengini almıştır, suysa o an tadını.
Vuslat koyarlar o gün ayrılığın adını.

Kuyu kervan olmuştur, Mısır diyâr-ı Kenan.
Artık ne Yusuf mahkûm ne de Züleyha zindan.