TÜNEL












Toy bir öğretmendim, vardım Rize’ye;
Ensemden tutarak dedin bana gel,
Çok fazla laflanma gel geç hizaya.
O gün tanıştım ben, elinle tünel
Tanışmaz olaydım seninle tünel.

Dedim kalsam ilde, istemem ilçe;
Dedi, uğur olsun mekanın Viçe.
Emek verme sakın uğraşıp hiçe
Diyerek gönderdin beni sen tünel,
Tanımaz olaydım seni ben tünel.

Dediler burada bir tünel var,
İçinde pusuda gizli bir el var,
Batıdan doğuya esen bir yel var,
Dönmeye kalkışma savurur tünel,
Adım atanı hep kavurur tünel.

Yanar evi olan senden az öte.
Senin değilse ak demezsin süte.
Ola ki senden öte bir ocak tüte;
Hemen üfleyerek yıkarsın tünel,
Ocağına otlar tıkarsın tünel.

Duyurdular makam var haydi koştur.
Yekindim. Dedin hop, hop orada dur!
Önce bir saatini sen partiye kur;
Vay demek siyasete girdin be tünel,
Öyle ise sen de erdin be tünel.

Yarışmaya girdik kıran kırana,
Birinci derler mi önce varana?
Hay tutup da bunu sana sorana!
Bir türlü bitişi görmedik tünel,
Kutsal Kürsüye el sürmedik tünel.

Gol attık, yalandan bir ofsayt verdin.
Çalımdan başın döndü ipe un serdin.
Yenileceğini anlayınca ortamı gerdin.
Seninle baş edemem hokkabaz tünel,
Mahşere bıraktım bunu yaz tünel.

Diyorlar ki keser döner sap döner,
Vakti gelince bir gün hesap döner?
Sana sökmez! Yazan o kitap döner.
İnandım ki bunlar hep boş şey tünel
Ağa, paşa sensin; sensin “bey” tünel.