Bir sene bitti. Seneler devam ediyor!

Acısıyla, tatlısıyla bir yılı daha geride bıraktık.
Bazen ağladık, bazen ise güldük.
Sonuçta gülen ve ağlayan için de tam tamına 365 gün geçti.
İşyerinde ve evde duvara asılı takvimi daha dün gibi yırtıp çöpe atmış yerine yenisini takmıştım.
Bazıları için 2011 yılı “hüzün yılı” olarak geçmiş, bazıları için ise “mutlu yıl” olarak bitmiş. Nihayetinde acısı da tatlısı da geçerek yeni bir yıla girdik.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni yıl hazırlıkları son hızıyla devam ediyor. Bakkallar, marketler ve kuruyemişçiler alabildiğine tıka basa dolup boşalıyor. O gecenin plan ve programlarına uygun yiyecek ve içecekler temin ediliyor Kahvehaneler kumar oynayacak olanlara göre düzenleniyor. İçkili lokantalar sanatçılar getirerek hizmet etmenin yarışı içine giriyorlar. Bir kısım “Hıristiyan geleneği” diyerek karşı çıkıyor. Bir diğeri “Hz. peygamber’in (as) doğum yılında nasıl ki günahsız Kur’an okuyarak giriyorsak, İsa (as) da bir Peygamberdir o halde aynı tarz bir gece ile kutlamalıyız” diyorlar. Ne hazin ki bunlar yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde konuşulanlardır. Müslüman gibi yaşayamadığımızdan dolayı yaşantımıza göre Müslümanlık icat ediyoruz. Bunlar hep tartışılır durulur. Milli adı altında piyasaya sürülen kumar oyunu piyango için varını yoğunu harcayanlardan tutunuz, gece sabahlara kadar içki içerek ve kutlamaları adım ona modernlik sayanlardan, evlerinde sadece bir gecelik zevki tatmak uğruna yılbaşı kutlaması için bir yılını heba edenlere de bir yıl hızla geçip gitti. Hastane kapılarında nöbet bekleyen ve hekimlerimizin gözlerinin içine bakarak şifa bekleyenlerin de zor ve meşakkatli olsa bile bir yılı bitti.
Cezaevinde “oh bir yıl daha geçti” diyerekten gün dolduranlar ile evlerinde yatalak hastalar için de bir yıl geçip maziye göçtü. Gece gündüz demeden yolları mesken tutan şoförler, göklerde seyahat eden kaptanlar, okyanuslarda dümen sallayan serdümenler, rayların üzerinde dünyayı dolaşanlar, yerin bin metre altında lüks apartmanlara kömür çıkaranlar, yüz derece sıcakta ekmek parası kazananların da bir yılı geçti. Bir gecede maaşlarına yüzde beş yüz zam yapanlar, bu memlekette asgari ücrete ulufe fiyat verenlerin tarassudunda kalanlardan tutunuz, tarlalarda, dağlarda, ovalarda çalışanların da bir yııl bitti. Yeni bir yılı başladı. Asker yolu bekleyenlerin, evlenmek için gün sayanların, doğum için saatleri kollayanların da bir yılı geçti. Her fani gibi mevsimler de bu kurala uyarak bitip yeniden diriliyorlar. Yıllar da aynı emre uyup itaat ediyorlar. İlkbahar’ın kokusu, Yaz’ın sıcağı, Sonbahar’ın yaprak dökümleri bitip Kış’la birlikte yeni bir yıla daha girmiş olduk. Hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bu yazıyı yazarken Hatuniye Camiinde çok değerli hocamızın yanık sesiyle yatısı ezanı okunuyordu. İnsanlara âdete, “kurtuluş bizde buyurun” diyen haydi namaza nidalarına acaba kaçımız kulak verdik de bu davete Casinomaxi icabet ettik? Bu gecede maddi açıdan değil manevi yönden bir yılı kârla mı kazançla mı kapattığımızın muhasebesini yapabildik mi? Hz. Mevlana, “Anne karnındaki bebeğin algılayamadığı bir dünyaya geliyoruz! Hiç tahayyül edemediğimiz bu güzellikteki dünyadan çok daha muhteşem ve bu dünya aklımızla algılayamayacağımız ebedi bir dünyaya göçüyoruz.” derken, Yunus Emre de “Anne rahminden geldik pazara / Bir kefen aldık döndük mezara…!” derken ne kadar da haklı ve akıllı değil mi? Ne mutlu iman ve itikat üzere yaşayıp inandığı gibi bu geceyi ihya edenlere.