Cumhurbaşkanı Gül, Rize'de



Gül, Rize Belediye Başkanlığı'nı ziyaret ederek Belediye Başkanı Halil Bakırcı'dan bilgi aldı.

Gül, burada yaptığı konuşmada, şehirlerin gerçek sahiplerinin belediye başkanları olduğunu belirterek, "Şehirlerin güzelleşmesi, büyümesi, yaşanacak belde olabilmeleri, belediye başkanlarının takip ettikeri imar politikaları ile ilgilidir. Şehirleri güzelleştirebilirler de uzun vadeli politikalarıyla yaşanmaz hale de getirebilirler" diye konuştu.

"Karadeniz gibi canabı Allah'ın verdiği bu kadar güzellikler içerisinde şehirlerimizi daha da güzel yapmamız, insanların o şehirlerde uzun süre mutlu yaşayabilmelerini temin etmemiz lazım" diyen Gül, şöyle devam etti:
"Gelirken tüm sahil boyunca yerleşim yerlerini daha derli toplu gördüm. Karadenizin bütün şehirlerine, ilçelerine, gözbebeğimiz gibi bakmak lazım. Gerektiğinde vatandaşlarımızın kendi imkanları yoksa belediyeler, devlet olarak da onlara sahip çıkmak ve yaptıkları işleri güzel yapmalarını sağlamak lazım. Yoksa bu en güzel yerler çirkinleşir o zaman da insanlar daha güzel yerlerde yaşamak ister. Şehirler yaşanmaz hale gelince insanlar ayrılıyor. Onun için bu güzel yerler,i cennet gibi yerleri güzel korumamız daha da güzelleştirmemiz lazım."

Uzun vadeli planlara bakmak gerektiğini belirten Gül, şunları kaydetti:
"Kısa vadeli talepler, baskılar olabir. Uzun vadeli şehirlerin geleceği için iyi değilse ona direnmek, iyi bir şekilde izah etmek gerekir. İnsanlar anlayışlıdır, eğer güzel anlatılabilinirse. Rize, Karadeniz'in en güzel yerlerinden birisi, inanıyorum ki buranın güzelliklerine daha güzellik katacak imar çalışmaları, plan ve projeler yapılacaktır. Her türlü kamu, devlet, Ankara desteği üstelik elinizde. Böyle bir avantajınız da var. Bunları en güzel şekilde su akarken testiyi doldurun ve Rize hep güzel kalsın."

Gül:"Böyle bir kanaat oluşursa tabii ki yine bu daveti de yaparım ama şu anda bunun yerine liderlerle tek tek görüşüp, onların düşüncelerini baş başa, sonuna kadar rahatlıkla söylemelerinin ve benim de dinlememin, neticede bunu diğer görüştüğüm liderlere herkesin ne düşündüğünü anlatmamın, bunun çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim"

"Bütün vatandaşlarımızın farklı fikirleri, aykırı düşünceleri olabilir. Herkesin olacaktır ki o zaman zaten ülkenin demokratik olduğu ortaya çıksın ama bunları dinleyebilmek, bunları konuşabilmek, dinleyerek çözebilmek, nihayetinde hiç anlaşılamazsa o zaman dediğim gibi hukuk yolları vardır"

Gül, Rize Valiliğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı çağrıyla sizin liderleri toplamanızı ve parti mitinglerinin iptal edilmesini istedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine parti başkanlarının, liderlerin hepsinin fikirleri, görüşleri olduğunu belirterek, "Çoğulculuğun bir parçası olarak zaten demokrasiyle övünüyorsak farklı partilerin var olmasıyla övünüyoruz demektir. Bu çerçeve içerisinde anamuhalefet partisi sayın başkanı, biliyorsunuz, benden görüşme talebinde bulundu ve hemen kabul ettim ve görüştük. Fikirlerini söyledi" diye konuştu.

"Bütün siyasi partilerinin başkanlarını bir araya toplamak, bunlar da zaman zaman olabilir" diyen Gül, şöyle devam etti:

"Nitekim ben de ilk Cumhurbaşkanı olduğum yıllarda bazı davetler yaptım. Bu tip toplantıları yaptım. Ama ben bu noktada, neticeye bakarım doğrusu. Neticeye ne yardımcı oluyor, katkısı ne olacak, ben ona bakarım. Bu çerçevede baktığımda bugünkü siyasi ortam içerisinde çok doğrusu katkı sağlayabileceği kanaatinde değilim. Böyle bir kanaat oluşursa tabii ki yine bu daveti de yaparım ama şu anda bunun yerine liderlerle tek tek görüşüp, onların düşüncelerini baş başa, sonuna kadar rahatlıkla söylemelerinin ve benim de dinlememin, neticede bunu diğer görüştüğüm liderlere herkesin ne düşündüğünü anlatmamın, bunun çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Şu anda takip ettiğim metot da bu. Nitekim dün de sayın Başbakanla görüşmemizde, diğer ana muhalefet partisi başkanlarının, siyasetçilerin görüşlerini de bu şekilde paylaşma ve aktarma fırsatı buldum. Bakmamız lazım önümüze."

Başka bir basın mensubunun "Olaylar ilk başladığında 'mesaj alındı' demiştiniz. Başbakan ise 'ne mesajı alındı, bilmiyorum' demişti. Bu mesajı sayın Başbakana ilettiniz mi, ilettiyseniz nasıl bir tepki aldınız" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Olabilir tabii. Herkeste ilk günün bir karmaşası vardı. Sayın Başbakan yurt dışındaydı. Bugün niçin görüşüyor? Demek ki onların da çeşitli düşüncelerini öğrenmek için, üstelik birinci elden öğrenmek için, öyle değil mi? Bire bir davet edip onlarla görüşmesi ne demek? Artık ondan, bundan, dışarıdan, uzaktan değil bire bir dinlemek istiyor. Bunlar güzel şeyler. Başında söylediğim şey ne? 'Bunları demokratik olgunlukla aşacağız' dedim. Bunlar kesinlikle zaafiyet değildir. Bunun bilinmesini isterim. Bunların hepsi demokratik olgunluktur. Nihayetinde ülke bizimdir. Bütün vatandaşlarımızın farklı fikirleri, aykırı düşünceleri olabilir. Herkesin olacaktır ki o zaman zaten ülkenin demokratik olduğu ortaya çıksın. Ama bunları dinleyebilmek, bunları konuşabilmek, dinleyerek çözebilmek, nihayetinde hiç anlaşılamazsa o zaman dediğim gibi hukuk yolları vardır. Bütün bu yolların neticesinde nihai bağlayıcı kararlar, herhangi bir anlaşmazlıkla ilgili böyle ortaya çıkar. Türkiye, bunları başarabilecek, üstünden gelebilecek bir ülkedir."